19 Mart 2024

KIRŞEHİR EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇLER ACISI

Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi bir “dedikodu” olarak değil acı bir “gerçek” olarak Kırşehir’in rutin sağlık sorunlarını çözme yetisinden hızla uzaklaşıyor.

  • Hastanede “Uzman Doktorlar” gidiyor.
  • Hastane randevularında MRS 182 üzerinden randevu almakta  büyük sıkıntı var.
    Kadın Doğum Uzmanları resmen alan boşalttı ve yoklar artık.
  • Halk arasında yaygın yorumİ”yoğun şekilde doğum yapan Suriyelilerin doğum vakalarına yetişememeleri bu nedenle de zihnen ve bedenen  yorgun düşmeleri..”
  • “Sezaryen” ve “doğumlar” için Ankara ve Kayseri’ye akın başladı.

Haydi…!Bu piyasada dolanan söylentilere doğru deyip, kadın doğum Hekimlerinin ardına bakmadan gidişleri, haklı olarak Suriyelilerin hızlı gebeliği ve doğum vakalarına bağlansada, Başhekimlik yapmış bir Genel Cerrahın hastaneyi bırakıp bir ilçede “aile hekimi” olarak, kendi isteğiyle niçin çalışmaya başladığına ne gerekçe gösterilebilir?

Bunu başkaca uzman doktorlar, niçin izlemeye meyil eder?

Ve en önemlisi hastanede “Sağlık Bakanlığına bağlı doktorlar” ile Üniversitemiz“Tıp Fakültesine bağlı doktorlarımız” arasında “iç barış” ve “uyum” niçin ve nasıl bozulur.

Şimdi buyrun buradan yakın!

 HASTANEDE FİİLEN ÇALIŞMAYANLARIN, DÖNER SERMAYEDEN PAY ALMALARI…

“Tıp Fakültesi mezunu olmayan” ama “hastane döner sermayesinden pay” alıp, gerçek sağlık elamanları doktorlar ve hemşirelerin “döner sermaye payından bölüşen hocalar var ki bunlar tıp fakültesi temel tıp bilimlerinde kadrolular.

Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri kadrosunda “tıp doktoru” olmayan yani “tıp fakültesi mezunu olmayan”,fizikçi, kimyacı, biyoloğ,vsbir hayli insan bulunuyor.

Bu “Tıp Fakültesi mezunu olmayan” ama hastane döner sermayesinden pay alan kadroların, hastanede hiç çalışmadan, gerçek sağlık elamanları doktorlar ve hemşirelerin döner sermaye payına ortak olmalarının huzursuzluğu ileri boyutlarda tavanyapmış bulunuyor.

Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimlerinde Tıp Fakültesi mezunu olmayan bu kadroların, günde 70-80 hastaya bakan doktorlarla aynı kefeye konup, döner sermayeyi bölüşmeleri…Hastanede doktorlarımızın kaçmasının en büyük nedenlerinden birini teşkil etmekle kalmıyor, aleni bir adaletsizlik olarak ta görülüyor.

Günde 70-80 hastaya bakan doktorlarımız; doktor olmadığı halde oturduğu yerden döner sermayeden pay alınmasını doğru görmüyorlar.

Sonuç olarak; “Bakanlığa bağlı doktorlar”la,“Üniversite kadrosundaki doktorlar” arasında bu sözü edilen “eşitsizlik” nedeniyle iç barış fiilen bozulmuş..

Bu konunun mevcut mevzuata uygunluğu uygunsuzluğu ayrı bir konu ama burada sorgulanan ve huzursuzluğa yol açan asıl konu; döner sermaye gelirinin elde edilmesine sahada katkısı bulunmayan personele yapılan ödemelerin ne ölçüde adil olduğu?”

Eğitim Araştırma  Hastanesi,döner sermaye” gelirinin elde edilmesine direk  katkı sağlamayan Temel Tıp Bilimleri kadrosunda olup, tıp doktoru olmayanlara yapılan ödeme çoook baş ağrıtıyor ve de ağrıtacağa benziyor..

Doktorlar ve hemşireler; hastanelerinde fiilen çalışmayanları,“döner sermaye ortağı” olarak görmek istemiyorlar..

HASTANENİN MR’(EMAR) I…

MR okumaları ve raporları Hastanede mevcut radyoloji uzmanlarınca değil Kayseri’ya da Adana’da 1hafta 10 gün içinde okunup geliyor..

Çekilen MR’lar dijital ortamda ihaleyle verilen şirkete yollanıyor şirkette yine dijital ortamda sonuçları bir hafta on gün içinde Kırşehir Hastanesine gönderiyor..

MR ihale edildiğinden, hastane kadrosunda yer alan Radyoloji uzmanlarına MR okutulamıyor Bu nedenle Yanlış MR okumaları yaygın ve ürkütücü boyutlarda.

Bu telafisi zor sonuçlara yol açabilecek yanlış MR okumaları için nasıl bir caydırıcı işlem yapıldı ilgili şirkete acaba..

SAĞLIKTA; SADECE SİYASET DEĞİL, SİYASETİN MEZHEBİ(!) 

Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü qve Hastane YönetimiAKP‘li seçilmişler arasında en büyük “muharebe”nin ve “gövde Gösterileri”nin yaşandığı bir alan…

Gerek Başhekim gerek bir zamanların Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğigerekse İl Sağlık Müdürlüğü konusu açıldığında hangi partinin değil,“tek parti içinde hangi kanadın ataması” diye bakılır oldu.

Siyasetin belkide hiç olmaması gereken bir kutsal hizmet alanında ileri boyutlarda hissedilir olması,sadece partiye göre değil partinin içinde de bir kanada göre şekil almasına “siyasetin mezhebi” de diyebilirsiniz.

Öyle ki siyasetin değişik kanatlarının yönetim kadrosu üzerindeki yaz-boz tahtalılığı haliyle kalınmıyor, sağlık sendikalarına kadar uzanıyor. SağlıkSendikalarıda aynı parti içinde etkin siyaset kliklerinin mücadelesiyle çalkanıyor.

Ayçiçeğinin doğup batan güneşi takip ettiği gibi dönüşüyor sağlık yönetim hiyerarşisi…

Bir zamanlar AKP siyasetinde malum“ Fettullah Hocaefendi”itinin modasıvardı.

Bu işe çok uyum sağlayanlar ön sıralardaydı.

Sendikacılarından bürokratlarına bu sürecin “göz altı”larını, “tutuklama”larını, “görevden alma”larını hep birlikte seyrettik.

Sağlık bürokrasiside, sendikacılığı da;  aynı parti ve cemaatlerin “dönemsel güç dengeleri”ne göre “değişik gömlekler” giyer oldular.

Şimdilerde geçmişe oranla Hemşire ve sağlık çalışanları arasında torpil ve kayırma sonucu,“iş verimliliği” adeta yerlerde sürünüyor.
Çiçeği burnunda  SayınSağlık Müdürü Hemşerimiz;bu enkazın altından nasıl Kalkıp sağlık hizmetlerini sürdürülebilir hale getirecek doğrusu merak konusu..

Zira bırakın genel sağlık politikalarının önlenemez duvara toslamasını, Hastane“İnsan Kaynakları Yönetimi”nde bile “siyasal erke” rağmen,“liyakat”li davranmaya yönelmek bir hayli zor.

Hemen her dönem kısa zaman dilimlerinde AKP içindeki farklı kanatların birinden çıkıp birinin eline geçen, eş dost akraba kayırmacılığı içindeki bir kurumun topluma yönelik hizmet trendi hiç olumlu yönde gelişir mi?

Siyasetin iliğine kadar sokulduğu Hastanede; Hasta bakıcı, şirket elamanı vs konumunda olup da “partili” olanlara idarecilerin hiçbir şekilde söz geçiremediği ve hatta söz geçirmek istemediği de dilendiriliyor. Bir aktif partili şirket çalışanının isteği dışında bir yerde görevlendirilmesi karşısında amirine ya da müdürüne “seni sürdürürüm” diye bağırabilindiğin söylenebilindiği manzarada, çalışanlar arasında adalet ve eşitlikten ve hatta iç barıştan bahsedilebilinir mi?

Şimdilerde hemen herkesin sağlık çalışanlarının mutsuzluğundan, çalışma şevkinin kırıklığından yakındığı manzaranın mutfağı çokta temiz hiç değil.

Seçimlerden hezimetle çıkan AKP içinde “Yaşar-Kendirli” ekibinin uzun süredir kamuda “tekçikadrolaşma”sı, Bırakın Kırşehir ve bürokrasiyi AKP içinde bile “sıkıntılı”görünmekle birlikte Bizzat birçokAKP’linin seslendirdiği şekliyle “şimdilik önlenemeyen bir kadrolaşma…”

Hele de hastanelerde mal ve hizmet alımlarının siyaset ayağı var ki, maazallah benim diyen idareciyi için ateşten gömlek giymek gibi..

Ve Kırşehir bunun sonuçlarını görmeye devam edecek.

Ama bilinen bir realite var ki; Dünyanın en iyi yöneticisini getirin koyun, taşra siyasetçi kafasının egosunun altında sinek gibi ezilir.

Bu şehrin sağlık bürokratı ve yöneticisi ve hatta mülki idaresi kim bilir kör taşra siyasetinin kaygılarından ötelerde, Sağlıkta da bariz görülen bu “kurumsal zafiyeti”in ortadan kaldırılmasına”,“siyasal nüfuzun işine karışmamak adına” uzak durabilirler ama akıl ve vicdan süzgecinde hiç olmassa raporlarlar sanırız.

Kurumlarda siyasetin etkin ve kırılamaz oluşu “mülki” ve “idari hiyerarşiyi” felç eder.

Süreç yönetim ve sorgulamalarının önünü tıkar.

Gelişimi engeller..

Kırşehir şimdi bunu yaşıyor..